Felsefeyle Tanışma
1.〉 FELSEFENİN ANLAMI
- Felsefe Yunanca philosophia sözcüğünden gelmektedir.
- Kelime olarak Bilgelik Sevgisi demektir. (Philo: Sevgi + Sophia: Bilgelik)
- Felsefenin kesin bir tanımını yapmak mümkün değildir. Felsefe insanlara bilimlerde olduğu gibi hazır ve kesin bilgiler vermez.
- Felsefe; insanın aklını ve düşünme yeteneklerini kullanarak var olan hakkında soru sorup, cevap arama etkinliğidir.
- Felsefe merakla ve sorgulama etkinliği ile başlar. İnsanın kendisini, varlığı, evreni, olayları, olguları sorgulamak, bunlara “neden” ve “niçin” sorularını sormak, felsefi düşüncenin gelişmesinin temel koşuludur. Felsefenin konusu genel olarak varlık; evren ve insanın eylemlerini, yaşamını etkileyen her şeydir. O, bu konularla ilgili akla dayanan açıklamalar getirir.
- Felsefe; araştırma, soru sorma, derin düşünme, kendine dönük düşünme, mevcut bilgiyle yetinmeme, eleştiriye ve şüpheye açık olma, bilgiye sahip olmaktan çok bilginin peşinden koşma, arayış içinde olma halidir.
- Felsefe; bilgiyi sevmek, bilginin veya hikmetin peşinden koşmak, doğru bilgiye ulaşma çabası, bilgi veya bilgeliği aramak demektir.
- İlk Filozof Thales’tir.
NOT ⇒ Thales, tabiatı mitolojiyle değil akıl ve gözlemle açıklamaya çalışmıştır. ‘Evrenin ana maddesi (arkhe’si) nedir?’ diye sorgulamıştır.
Filozof Kimdir?
Filozof; bilgeliği seven, arayan, ona ulaşmak isteyen kişidir. Filozoflar; insan yaşamı ile ilgili her şeyin bilgisini elde etmeye çalışan, her şeyi eleştiren ve sorgulayan insanlardır.
Filozof, bilgi ya da bilgilere sahip olan değil, onu arayan kişidir. Filozof, düşünceleriyle toplumu aydınlatan, hakikati bulmaya çalışan ve bütün insanlığa seslenen kişidir. Filozof, akıl süzgecinden geçirmeden hiçbir görüşü kabul etmez. Bunun yanında farklı görüşlere de açıktır.
Felsefe İlk Olarak Hangi Konuyu Ele Aldı?
Felsefe ilk olarak “varlık problemi”ni ele almış, varlığı sorgulama konusu yapmıştır. İlk filozoflar dış dünyaya baktıklarında öncelikle bir çokluk gözlemlemişler; bu çokluğun, ancak ve ancak onun kendisinden çıktığı bir birliğe indirgendiğinde anlaşılabileceğini düşünmüşlerdir. İşte bu nedenle ilk filozoflar “Doğa Filozofları” (fizikçiler) olarak adlandırılırken, ele aldıkları probleme de Arkhe (ilk neden / ana madde) problemi denir.
FELSEFENİN HİKMET KAVRAMIYLA İLİŞKİSİ NEDİR?
Felsefenin “Nedir?”li sorular sorduğunu ve bu tür soruların kesin cevabı olmadığını daha önce belirttik.
Yine felsefenin bir bilgiye ulaşmaktan çok bir arayış olduğunu, biliyoruz.
Hikmet “bilgelik” demektir; bütün olup bitenlerin esasını bilmektir. Gerçeğin bilgisidir.
Felsefe ile hikmet arasındaki fark burada karsımıza çıkar. Felsefe hikmete ulaşmak yerine, onu sevme, onu arama, ona yönelmedir. Filozof dediğimiz kişiler “hikmet sahibi” yani her şeyin bilgisini bilen kişiler değildir. Ama hikmet arayışı içinde olan yani gerçeğin bilgisini arayan kişilerdir.
Bu özelliği ile felsefe bütün bilgi alanlarını kendi koşulları altında toplayıp sorgulayan en tümel bilgi alanıdır.
2.〉 FELSEFENİN DOĞUŞU
Felsefi Düşünce; M.Ö 6. yy’larda Antik Yunan’da doğmuştur.
Felsefenin doğuşuna kadar bütün var olanların,her şeyin nedeni mitolojide ve efsanelerde aranırdı. İnsanlar meraklarını mitolojik açıklamalarla gidermeye çalışırlardı. Daha sonra filozof diyeceğimiz bir takım insanlar, bu açıklamaları yetersiz bulup, bu dünyada olup biten olayların yine bu dünyadaki nedenlerle açıklanması gerektiğini söylemişlerdir. Böylece felsefe M.Ö 600’lü yıllarda Antik Yunan’da ortaya çıkmıştır.
Felsefenin Antik Yunan’da Ortaya Çıkmasının Sebepleri:
⇒Merak ve bilme isteği (Ben neyim ve ne olacağım? Evren nasıl oluştu?…)
⇒Antik Yunan coğrafi konumu gereği deniz ticaretine elverişliydi. ⇒Bundan dolayı ekonomik refah seviyesi yüksekti.
⇒Deniz ticaretinden dolayı başka coğrafyalarla kültürel etkileşim içindeydiler.
⇒Özgür düşünce ortamının var olması. Demokrasi ile yönetildikleri için politik yapı düşünce özgürlüğüne olanak veriyordu. (Farklı inanç ve düşüncelere izin verecek hoşgörü ortamının olması)
⇒Mitolojik ve dini açıklamaların bazı insanlara yetersiz gelmesi. Evreni inanç ile değil akıl ve mantık ile açıklama girişiminde bulunmaları.
3.〉 FELSEFENİN ÖZELLİKLERİ
- Felsefe Bir Soru Sorma Etkinliği Olduğu İçin, Sorular Cevaplardan Daha Önemlidir.
- Felsefe Öznel Bir Düşüncedir. Farklı Görüşlere Yer Verir.(Her filozof farklı çevrelerde doğup yetiştikleri için her birinin farklı bir görüşü vardır. Bu yüzden 1 soruya yüzlerce yanıt verilebilir.)
- Felsefe Eleştirici ve Sorgulayıcı Bir Düşüncedir.
- Felsefe Akıl ve Mantık İlkelerine Dayanır.
- Felsefe Evrenseldir. Konuları ve Soruları Herkesi İlgilendirir.
- Felsefe Yığılan yani Biriken Bir Düşüncedir.(Kümülatiftir.)
- Bitmişlik Yoktur. Sürekli Devam Eden Bir Süreçtir. Hiçbir Konuda Son Sözü Söylemez.
- Sonuçları Kesin Değildir, Değişebilir.
- Felsefe refleksiftir. (Kendi düşüncesi üzerine düşünme)
- Olanı da İnceler, Olması Gerekeni de İnceler.
- Felsefe sistemli ve tutarlıdır.
- Bilim Değildir. Fakat Bütün Bilimler Felsefeden Doğmuştur.(Felsefenin Sorularına Verilen Cevaplar Bilimi Ortaya Çıkarmıştır. Bilimin Temelinde Felsefe Vardır.)
FELSEFEYE NEDEN İHTİYAÇ DUYARIZ?
İnsanın en temel ve ayırıcı özelliği akıl sahibi bir varlık olarak düşünmesini bilmesi ve düşündüğünü çeşitli şekillerde diğer insanlara aktarmasıdır.
Düşünmeyi, sorgulamayı, olayları her yönüyle ele almayı, bilinenle yetinmeyip yeni sorular sormayı bize saf ve katkısız bir düşünme olan felsefe öğretir.
Felsefeye hem bireysel açıdan hem de toplumsal açıdan ihtiyaç duyarız. Felsefenin bireysel ve toplumsal işlevlerine bakalım:
FELSEFİ SORU NEDİR?
Filozofun sorduğu sorular, günlük, bilimsel, sanatsal ve dinî sorulardan farklıdır. Felsefi soruları yanıtlamak gündelik soruları yanıtlamak kadar kolay da değildir. Çünkü derin, üzerinde düşünülmesi gereken, zor sorulardır.
Örneğin “Hafta sonu ne yapmayı düşünüyorsun?” biçimindeki bir günlük soruya yanıt vermek için kişinin düşüncesini dile getirmesi yeterlidir. Fakat “Düşünme nedir?” sorusuna yanıt vermek için çok daha derin düşünmek ve sorgulamak gerekmektedir. “Saat kaç?” sorusu günlük bir soruyken “zaman nedir?” sorusu felsefi bir sorudur. Bu soruyu yanıtlamak için yapıp etmelerin ötesinde düşünmek ve sorgulamak gerekmektedir. Felsefe sorusunun cevabı doğrudan düşünceden geçmektedir.
4.〉 FELSEFENİN ALANLARI
- Bilgi Felsefesi (Epistemoloji)
- Varlık Felsefesi (Ontoloji)
- Ahlak Felsefesi (Etik)
- Siyaset Felsefesi
- Sanat Felsefesi (Estetik)
- Din Felsefesi
- Bilim Felsefesi
SONUÇ OLARAK FELSEFE
-Felsefe özneldir. Filozofun kişiliği felsefenin oluşumunda önemlidir.
-Felsefe doğru bilgilere ulaşma amacındadır.
-Felsefede kesinlik yoktur. Hiçbir konuda son söz söylenmemiştir.
-Felsefe varlığı bütünüyle ele alır, İnsan, toplum ve evren hakkında genel açıklamalaryapmaya çalışır.
-Felsefede yığılma birikme olur, ilerleme olmaz. Yani bilimlerde olduğu gibi en son ortaya atılan görüş en doğrusu demek değildir. Ortaya atılan görüşlerle felsefenin evreni genişler ve zenginleşir.
-Felsefe, eleştirel bir tavrın sonucunda ortaya çıkmıştır, İlk Çağ’da din ve mitolojinin sorgulanması, şüphe duyulması, bilgilerin irdelenmesi felsefenin doğuşuna kaynaklık etmiştir.
-Felsefe görünenlerin bilgisiyle yetinmez. Görünenin arkasındaki gerçekliğe ulaşmaya çalışır.
-Felsefede açıklamalar akla dayandırılır. Bu nedenle tutarlıdır. Tutarlılık, içinde çelişki barındırmayan düşünceler ileri sürülmesidir.
-Felsefede ortaya atılan görüşler bilimlerdeki gibi deneysel yöntemle denetlenemez.
-Felsefe sadece olanı değil, olması gerekeni de inceler.
-Felsefede sorular yanıtlardan daha önemlidir. Hatta felsefe bir soru sorma etkinliğidir,denebilir.
-Felsefe evrenseldir. İnsan yaşamını ilgilendiren her şey felsefenin konusu olabilir.
-Felsefe bilgisi katı ve değişmez bir bilgi değildir. Felsefe kendisini sürekli yenileyebilir. Filozoflar da önceden savundukları fikirlerden vazgeçerek tam tersine fikirleri savunabilirler.
-Felsefe, tarihinden soyutlanamaz. Filozoflar, hem içinde yaşadıkları toplumdan etkilenmişler, hem de görüşleriyle toplumları derinden etkilemişlerdir.
-Felsefe bir yarar amacı güdülerek yapılmaz. Bu nedenle felsefenin gündelik yaşantı üzerindeki etkisini görmek güçtür. Ayrıca felsefe maddi çıkara yönelik bir etkinlik değildir.
-Felsefe, insanın evreni tanıma, anlama, bilme merakının sonucunda ortaya çıkmıştır. Her insandaki merak ve hayret güdüsü felsefenin doğuşuna kaynaklık etmiştir.
FARKLI DÜŞÜNÜRLERİN FELSEFE TANIMLARI
Felsefenin tanımı filozoflar için farklıdır çünkü onlar farklı toplumsal ve kişisel koşulların etkisi altında kalmışlardır.
- Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir.
Socrates (Ölüm: M.Ö 399) - Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (idealist) bir çalışmadır.
Platon (M.Ö 427-347) - Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir.
Karl Jaspers (1883-1969) - İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe.
Aristoteles (M.Ö 384-322) - Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir.
Epikuros (M.Ö 341-270) - Felsefe bir bilimdir ve geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak için.
Descartes (1596-1650) - Felsefe tanrıyı bilmektir ve gerçek felsefeyle, gerçek din özdeştir.
Augustinus (354-430) - İnanılanı anlamaya çalışmaktır.
Anselmus (1033-1109) - Felsefe yapmak doğru düşünmektir.
Thomas Hobbes (1588-1679) - İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır.
Pierre Abélard (1079-1142) - Deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir.
Francis Bacon (1561-1626) - Felsefe, genelleştirilmiş bir matematiktir.
Baruch Spinoza (1632-1677) - İnsan zihninin mahiyetini incelemektir.
David Hume (1711-1776) - Felsefe duyumların bilgisidir.
Étienne Bonnot de Condillac (1714-1780) - Gerçekte doğru olanı algılamaktır. Felsefe göklerden yere inerek, beş duyuyla kavranan konularla ilgilenmelidir.
Gottfried Leibniz (1646-1716) - Bütün düşüncelerimizin duyumlarımız ile gerçek alemden geldiğini kanıtlamaktır.
John Locke (1632-1704) - Tanrıdır konusu, tanrının kanıtlanmasıdır.
Thomas Aquinas (1225-1274) - Eleştiridir.
Tommaso Campanella (1568-1639)
Hiç yorum yok