Yeni Notlar

Anadolu’nun Türkleşme Sürecini Hızlandıran Etkenler :

Bir çok ögrencinin merak ettiği konu olan Yerleşme ve Devletleşme Sürecinde Selçuklu Türkiye'si ni bügün sizler için analttık .tarih 10.sınıf konuları nelerdir?

10.sınıf tarih 1.ünite konu anlatımı

Anadolu’nun Türkleşme Sürecini Hızlandıran Etkenler :

⇒Bizans İmparatorluğu’nun Anadolu’daki etkinliğini kaybetmesi

 Uzun yıllar boyunca Anadolu’nun savaş alanı olması dolayısıyla yerli halkın daha çok kıyı bölgelere çekilmesi

Türkmenlerin gruplar halinde Anadolu’ya göç etmesi. (Bu sebep Moğol istilası sırasında daha da hızlanacaktır.)

Anadolu halkının ağır vergiler ve adaletsizlikten dolayı Bizans İmparatorluğu’ndan ve Anadolu’ya gönderdiği memurlarından memnun olmaması

 Malazgir Meydan Savaşı sonrasında Anadolu’da Türk beyliklerinin kurulması ve bu beyliklerin çalışmaları

Anadolu’nun Türkleşmesini hızlandırmıştır.

NOT: Bu dönemde Anadolu’da; Rumlar ve Ermenilerle birlikte Süryaniler, Araplar ve Türkler bulunmaktadır
NOT: Anadolu XII. yüzyıldan itibaren Batılılar tarafından Türkiye olarak anılmaya başlanmıştır. İbn-i Batuta, 1330’lu yıllarda gezdiği Anadolu’da yoğun Türk nüfusunu gördükten sonra Anadolu için Türkiye ülkesi, Türkiye toprağı anlamında “Berrü’t-Türkiyye el-Ma‘rûf bi Bilâdi’r-Rûm” ifadelerini kullanır.

ANADOLU’NUN İLK FATİHLERİ

ANADOLU’NUN İLK FATİHLERİ

• Anadolu’ya ilk Türk akınları IV. yüzyılda Avrupa Hunları tarafından düzenlenmiştir (395-398)

• VIII. yüzyılda Abbasiler tarafından Türkistan ve Horasan’dan getirilen Türkler, Bizans'a karşı gaza ve cihat amacıyla Anadolu’nun sınır bölgelerine yerleştirilmiştir.
• Müslümanların Anadolu’ya gaza seferleri Emeviler zamanında başlamış, Abbasiler zamanında devam etmiştir.
• Anadolu’ya ilk Selçuklu akınları, Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan önce, 1015’ten itibaren Çağrı Bey liderliğinde keşif yapmak amacıyla gerçekleştirilmiştir
• Anadolu’yu yurt edinme politikasının temeli, Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan
sonra Tuğrul Bey tarafından atılmıştır.
• 1048’de Pasinler Savaşı ile yaklaşık bir asır sürecek olan Selçuklu-Bizans mücadelesi başlamıştır
( ilk Selçuklu-Bizans Savaşı)
• 1071 Malazgirt Savaşı’yla Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır
• Anadolu’da kurulan ilk Türk beylikleri de kalıcı Türk yerleşmesini sağlamıştır.

 MALAZGİRT SAVAŞINDAN SONRA ANADOLUDA KURULAN İLK TÜRK BEYLİKLERİ

MALAZGİRT SAVAŞINDAN SONRA ANADOLUDA KURULAN İLK TÜRK BEYLİKLERİ

1-) Saltuklular (1072-1202)

 Ebulkâsım Saltuk tarafından Erzurum ve çevresinde kurulmuştur.

⇒Anadolu'da kurulan ilk Türk beyliğidir.

Erzurum, Akdeniz limanlarından Azerbaycan ve Türkistan'a uzanan ticaret yolları üzerinde olduğundan Saltuklular Dönemindeki önemli bir ticaret merkezi olmuştur.

Erzurum'daki Ulu Cami, Tepsi Minare, Kale Cami, Üç Kümbetler, Mama Hatun Türbesi; Saltuklulardan günümüze ulaşan en önemli eselerdir.

Haçlı ve Gürcü saldırılarına karşı Anadolu topraklarını korumuşlardır. 1202'de Anadolu Selçuklu Sultanı Rükneddin Süleyman Şah tarafından bu beyliğe son verilmiştir.

2-) Mengücekliler (1080 - 1228)

Mengücek Gazi tarafından Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar'da kurulmuştur. Mengücek Gazi'nin ölümünden sonra beylik Danişmentlilere bağlanmış ve kısa süre sonra Mengücekliler, Erzincan ve Divriği olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Her iki kol da Moğol istilasından önce Türkiye Selçuklu Devletine bağlanmıştır.

Hâkimiyet kurdukları bölgeleri kültür ve ticaret merkezi hâline getirmişler, bu bölgeleri mimari eserlerle donatmışlardır.

Divriği'de darüşşifa ile birlikte külliye olarak yaptırılan Ulu Cami dönemin en önemli eseridir.

Mengücekliler bilimin gelişmesine önem vermişlerdir. Hükümdar Davut Şahin'in Erzincan'daki sarayına davet ettiği dönemin bilim insanı, Muvaffakuddin Abdüllatif; tıp, fizik ve felsefe alanlarında eserler vermiştir.

3-) Danişmentliler (1080 - 1178) 

Danişment Ahmet Gazi tarafından Sivas'ta kurulmuştur.

Anadolu'da kurulan Türk beylikleri içerisinde en güçlü olan beylik olmuş ve bu nedenle Anadolu Selçuklu Devleti'ni en çok uğraştıran beylik olmuştur.

Haçlılar, Bizans ve Ermenilere karşı mücadele etmişlerdir. Tokat-Niksar'da Anadolu'nun ilk medresesi olan Yağbasan Medresesini açmışlardır. 1178'de Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kiliç Arslan tara findan beyliğe son verilmiştir.

Danişmentlilerde kendi adına para bastıran ilk hükümdar Danişment Ahmet Gazi'dir. Danişmentlilere ait paralarda Grekçe yazılar yer almıştır.

Tokat-Niksar'daki Yağıbasan Medresesi ve Kayseri Ulu Cami Danişmentlilerin en önemli eserleri arasında yer al maktadır.

Dönemin en önemli edebi eseri Danişmentnamedir.

4-) Çaka Beyliği (1081 - 1093)

İlk Türk denizcisi olarak kabul edilen Çaka Bey tarafın dan İzmir ve çevresinde kurulmuştur.

Anadolu'da kurulan ilk denizci beyliktir. Peçeneklerle,Çakabeyliği birleşip Bizans'ı kuşatmışlardır.

Anadolu Selçuklu hükümdarı 1. Kılıç Arslan tarafından beyliğe son verilmiş ve Batı Anadolu'daki Türk egemenliği sona ermiştir.

5-) Artuklular (1202 - 1409)

Artuk Bey'in oğulları tarafından kurulan beyliğin yönetimi üç kol hâlinde yürütülmüştür.

Hasankeyf Artukluları → 1232'de Eyyübiler yıkmıştır.

Harput → 1234'te Anadolu Selçuklu Devleti yıkmıştır.

Mardin → 1409'da Akkoyunlu Devleti yıkmıştır.

Haçlılara karşı mücadele etmişlerdir. Batman yakınlarındaki Hasankeyf'te Artuklulara ait pek çok eser bulunmaktadır.

Hasankeyf, Malabadi, Devegeçidi, Mardin Hatuniye Medresesi Artuklular dönemine aittir.

Dönemin en tanınmış bilim insanı El Cezeri'dir. Haberleşme, denge kurma ve ayarlama ilmi olan sibernetiğin kurucusudur.

İlk dönem Anadolu Türk beyliklerine Anadolu Selçuklu Devleti tarafından son verilmiş ve XIII. yüzyılda Anadolu'daki ilk Türk siyasal birliği sağlanmıştır.

Not : İlk Türk beyliklerinin ortak noktası kurucularının Oğuzlara mensup olmasıdır

                          ANADOLU’DA SELÇUKLU-BİZANS MÜCADELESİ

ANADOLU’DA SELÇUKLU-BİZANS MÜCADELESİ
• Süleyman Şah, 1077 yılında Hristiyanlar için oldukça önemli olan İznik’i ele geçirmiş ve başkent yaparak Türkiye Selçuklu Devleti’ni kurmuştur

• Süleyman Şah, 1086 yılında Antakya yolunda Suriye Selçuklu Meliki Tutuş ile mücadele sırasında ölmüştür
• Süleyman Şah’ın İznik’te vekil olarak bıraktığı Ebu’l-Kasım, Türkiye Selçuklu Devleti’nin devamını sağlamıştır
• 1092 yılında Melikşah’ın ölümünden sonra Kılıç Arslan esaretten kurtularak İznik’e gelmiş ve devleti Ebu’l-Kasım’dan devralmıştır.
• Haçlı Seferleri’ne karşı Türkler, Anadolu’yu savunma görevini üstlenmiştir.

MİRYOKEFALON SAVAŞI (17 EYLÜL 1176)
• Türkiye Selçuklu Devleti ile Bizans arasında olmuştur
Nedeni : Selçukluların çok güçlenmesi, sınırlarını genişletmesi ve Türkmenlerin Batı Anadolu’ya kadar akınlara devam etmesinin Bizans’ı tedirgin etmesi ve Bizans imparatorunun, II. Kılıç Arslan ile yaptığı ittifaka sadık kalmaması
Sonuç : Bizans kuvvetleri 17 Eylül 1176 tarihinde, Denizli yakınlarında olduğu tahmin edilen Miryokefalon denilen geçitte Selçuklu kuvvetleri tarafından pusuya düşürülerek yenilgiye uğratılmıştır
Önemi : Türklerin Anadolu hâkimiyeti kesinleşmiştir. Miryokefalon Zaferi, Malazgirt’ten sonra Türkiye tarihinde ikinci bir dönüm noktasıdır. Malazgirt Zaferi’yle açılan vatan ve kurulan devlet, Miryokefalon Zaferi’yle korunmuş ve emniyet altına alınmıştır
Not : Ermeni Patriğinin de bulunduğu Ruhani liderler vardır. Patrik, Sultan’a: “Muzaffersiniz. Tanrı mübarek etsin.” Demiştir (Türklerin himayesine razı olduğunu gösterir)

                       ANADOLU’NUN TÜRKLEŞMESİ

ANADOLU’NUN TÜRKLEŞMESİ
• Türkler, Orta Asya’daki ilk dönemlerinden itibaren boylar birliği şeklinde teşkilatlanmıştır

• Bu teşkilatlanmada, Türk toplumunun en küçük yapısını oguş denilen aile oluşturmuştur.
• Oguşların birleşmesiyle urug yani sülale,
• Urugların birleşmesiyle de boylar meydana gelmiştir.
• Boyların bir araya gelmesiyle oluşan topluluğa bodun yani millet;
• Milletin oluşturduğu en büyük siyasi teşkilat olan devlete ise il veya el denilmiştir.
• Boy, eski Türk devletlerinin oluşumunda en dinamik yapıdır
• Boy beyinin, törenin uygulanmasını sağlamak, adaleti gözetmek, ekonomik faaliyetleri yürütmek, dayanışmayı sürdürmek ve boyu korumak gibi sorumlulukları vardır
• Türklerin boylar hâlinde konar-göçer olarak yaşamlarını sürdürmeleri, merkezî devletlerin kuruluşunu yavaşlatmıştır

             TÜRKİYE SELÇUKLULARINDA TEŞKİLAT VE SOSYOKÜLTÜREL YAPI

TÜRKİYE SELÇUKLULARINDA TEŞKİLAT VE SOSYOKÜLTÜREL YAPI

Hükümdarlık Hakkı

Daha önceki Türk devletlerinde olduğu gibi Türkiye Selçuklularında da tahta kimin geçeceği konusunda bir belirsizlik yaşanmaktaydı. Bu durum şehzadeler arasındaki taht kavgalarını peşinden getirerek devleti bazı dönemlerde istikrarsızlığa sürüklemiştir.

Not: Türkiye Selçuklu Hükümdarı II. Kılıç Arslan “Devlet, hanedanın orta malıdır.” anlayışına uyarak ölümü öncesinde ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırmıştır.

Türkiye Selçuklu hükümdarları kendilerinden daha önceki Türk hükümdarlarından farklı olarak Keykubat, Keykavus, Keyhüsrev gibi unvanlar kullanmışlardır. Bu unvanlar onların devlet yönetiminde Fars kültürünün etkisi altında kaldıklarına kanıttır.

Türkiye Selçuklularında devlet, dergâh ya da bargâh olarak adlandırılan saraydan yönetilmiştir. Saray hem devletin idari merkezi hem de hükümdarın ikametgâhı olmuştur. Sultan, sarayın harem denilen bölümünde özel hayatını geçirmiştir.

Not: Türkiye Selçuklu Devleti’nde saray teşkilatının en önemli görevlisi hacip olmuştur. Hacip, saray işlerinin yanı sıra sultanın halk ile ilişkilerini de düzenlemiştir.

Türkiye Selçukluları Dönemi’nde sultanın mutlak vekili olarak vezirler görev yapmıştır. 1243 Kösedağ Savaşı’nın ardından devletin diğer görevlileri gibi vezirler de İlhanlılar tarafından atanmaya başlanmıştır. Bu durum Türkiye Selçuklularının siyasi otoritelerini kaybettiklerinin kanıtı olarak gösterilebilir.

Divan Teşkilatı

Türkiye Selçuklularında devlet işleriyle ilgili kararlar en yüksek yönetim organı olan vezir başkanlığında toplanan Divan-ı Saltanat ya da Divan-ı Alâ denilen kurumda alınmıştır. Bu divana bağlı farklı divanlar da görev yapmıştır. Türkiye Selçuklularının İdari alanda Büyük Selçuklularla ortak noktaları olmasına karşın farklılıkları da bulunmaktadır. Türkiye Selçuklularında görev yapan Naib-i Saltanat divanı ile Pervane divanı Büyük Selçuklularda bulunmamaktadır.


Not: Türkiye Selçukluları Dönemi’nde meliklerin eğitilmeleri ve yönetim konusunda tecrübe kazanmaları için daha önceki Türk devletlerinde var olan atebeylik uygulaması devam etmiştir.

Askerî Teşkilat

Türkiye Selçuklularındaki askerî teşkilat Büyük Selçukluların bir devamı olarak ortaya çıkmıştır. Türkmenler, hassa askerleri (gulamlar), ikta askerleri, vassal devlet kuvvetleri ve ücretli askerler ordunun bölümlerini oluşturmaktaydı. Hassa kuvvetleri (gulamlar) Türkiye Selçuklularında merkezî yapıyı koruyabilmek ve savaşlardaki başarıyı artırmak için farklı milletlerden oluşturulmuşlardır. Ordunun başında beylerbeyi veya emirü’l ümeralar bulunurdu. Güclü bir donanmaya sahip olan Türkiye Selçuklularında Reis’ül Bahr veya meliküs-sevahil denilen komutanlar bulunurdu.

Not: Türkiye Selçuklu ordusunu Büyük Selçuklu ordusundan ayıran en önemli fark Türkiye Selçuklularının donanmasının olmasıdır.

Sosyal Hayat

Türkiye Selçukluları Dönemi’nde Anadolu’da istikrarın sağlanması sonucu Müslümanların yanında Ermeniler, Rumlar ve Süryaniler de huzur İçerisinde yaşamıştır. Türkiye Selçukluları fethettikleri bölgelerde şehirlerin dışına yerleşmiş ve şehirleri sur içi, iç kale, sur dışı denilen bölümlere ayırmıştır. Bu uygulamalar şehirlerin güvenliğini sağlama açısından son derece önemlidir. Bu huzur ortamı Doğu’daki Türk-İslam bilim ve sanat adamlarının ilgisini çekmiştir. Bu dönemde Anadolu bir bilim ve sanat merkezi olmuştur. Büyük Türk mutasavvıfı Muhyiddin Arabi ve öğrencisi Sadreddin Konevi Anadolu’ya yerleşen düşünürlerin başında gelmektedir.

NOT: GULAM ( KULLUK-HİZMETKARLIK) : Esir veya köle olarak hizmete alınan kimselerin, kabiliyetleri ve aldıkları eğitim neticesinde kazandıkları becerileri doğrultusunda başta ordu olmak üzere çeşitli devlet hizmetlerinde istihdam edilmesi suretiyle işleyen system

NOT: İkta sistemi; devlete ait arazilerden elde edilen vergi ve diğer gelirlerin devlet görevlilerine yaptıkları hizmet karşılığında verilmesidir. Büyük Selçuklular zamanında kullanılan ve yeniden düzenlenen bu sistem, Selçuklulardan sonra kurulan bütün Türk İslam devletlerinde kullanılmıştır. İkta sahipileri aldıkları ikta karşılığında devlete asker yetiştirmek zorunda idi.

                          TÜRKİYE SELÇUKLULARINDA ORDU

TÜRKİYE SELÇUKLULARINDA ORDU

Ordu şu unsurlardan oluşmaktadır:

• Türkmenler
• Hassa kuvvetleri (gulâmlar)
• İkta sahiplerinin verdiği kuvvetler (Tımarlı Sipahiler)
• Vassal devlet kuvvetleri
• Ücretli askerler
• Türkiye Selçuklu ordusunun başkumandanı Beylerbeyi veya Emirül-Ümerâ unvanı taşırdı
• Ordu kumandanlarına subaşı, sipehsâlar, serleşker denirdi. Bunlar aynı zamanda bulundukları
mıntıkaların emniyet ve asayişini sağlamakla da meşgul olurdu.
• Selçuklularda donanma kumandanlarına Reis’ül-Bahr veya sahillerin kumandanı anlamında Meliküs-Sevâhil denirdi.
• Donanma kumandanlarına ayrıca Emîr-i Sevâhil de denilmiştir

                                                 HAÇLI SEFERLER

HAÇLI SEFERLER

• Haçlı Seferleri İslam dünyasını hedef almıştır.

• Anadolu’da mücadeleye girişen ilk devlet, Türkiye Selçukluları olmuştur
Haçlı Seferleri’nin Nedenleri
• Dinî unsurlar ön planda olmuştur.
• Kilise, siyasi emellerini gerçekleştirmek için dini kullanmıştır
• Kutsal yerlerin alınma isteği (Kudüs)
• Avrupa’daki ekonomik sıkıntılara bağlı olarak doğunun zenginliklerine ulaşma isteği
• İpek ve Baharat Yolu gibi ticaret yollarının bu dönemde Türk ve Müslümanların kontrolü altında olması
• Bizans’ın Avrupa’dan Türklere karşı yardım istemesi
• Asıl nedenler sosyal ve ekonomik temellere dayanmaktadır
• Yiyecek bulmakta bile zorluk çeken Avrupalı Hristiyanlar için sıkıntılardan kurtulmanın yoluydu
• Ayrıca senyör ve şövalyeler, yeni ele geçirecekleri ülkelerde yüksek mevki ve ayrıcalık kazanmak için bu seferlere katılma konusunda istekli olmuştur.

ÖNCÜ SEFER :
• Öncü sefer 1096’da başlamıştır
• Düzenli birliklerden önce Fransızlar, Almanlar ve İtalyanlardan oluşan kalabalık bir kuvvet toplanmıştır.
• İstanbul’a ulaşan bu Haçlı kuvvetlerinin taşkınlıkları, Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos’u tedirgin etmiştir.
• Haçlılar, öncü seferden itibaren Ortodokslara yardım etmeyi değil Bizans üzerinde kendi hâkimiyetlerini kurmayı istemiştir
• Kılıç Arslan, kardeşi Davud Kulan Arslan’ı Haçlıları durdurmakla görevlendirmiştir. İznik yakınlarındaki ormanlarla kaplı Drakon adlı bir vadide Haçlı ordusu, Türkiye Selçuklu kuvvetleri tarafından pusuya düşürülmüş ve Haçlıların büyük bir kısmı imha edilmiştir

I. HAÇLI SEFERİ
• İmparator Aleksios ile Haçlılar arasında bir antlaşma yapılmıştır. Bu antlaşmaya göre Haçlılar, Türklerden alacakları eski Bizans topraklarını Bizans’a teslim edecektir. Bizans da buna karşılık Haçlıların ihtiyaçlarını karşılayacak ve Anadolu topraklarında Haçlılara rehberlik yapacaktır.
• Selçuklular sayıca çok fazla olan Haçlı kuvvetleri karşısında başarılı olamamış ve geri çekilmek zorunda kalmıştır.
• Bunun sonucunda İznik, Haziran 1097’de Haçlılara teslim olmuştur.
• Haçlılar İznik’i ele geçirdikten sonra I. Kılıç Arslan, başkenti Konya’ya taşımıştır.
• Kılıç Arslan savaş taktiğini değiştirmiştir. Buna göre Haçlıların güzergâhındaki yerleşim yerleri boşatılmış, ikmal kaynakları tahrip edilmiş ve su kuyularına zarar verilerek Haçlılara yıpratma taktiği uygulanmıştır.
• Haçlı Seferi sonucunda 1098’de Urfa’da ilk Haçlı Devleti kurulmuştur
• Haçlılar, Urfa ve Antakya’da idareler kurarak hüküm sürmüştür.
• Fâtımilerin hâkimiyetinde bulunan Kudüs 1099 yılında kuşatılmış ve Haçlıların eline geçmiştir
• Kudüs’te bir krallık kuran Haçlılar 1187’ye kadar bölgeye hâkim olmuştur.
NOT : Urfa Kontluğu’na 1144 tarihinde Musul Atabeyi İmadeddin Zengi, Antakya Prensliği’ne ise 1268’de Memlûk Sultanı Baybars tarafından son verilmiştir. Ayrıca 1109 yılında kurulan Trablus Kontluğu da 1289 yılında yine Memlûklular tarafından ortadan kaldırılmıştır.

II. HAÇLI SEFERİ
NEDENİ : Alman imparatoru III. Conrad (Konrat)’ın 1147 yılında Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mesut tarafından Eskişehir yakınlarında yenilmesi ,Musul Atabeyi Nureddin Mahmut Zengi’nin Urfa, Halep ve Şam’ı Haçlılardan geri alması
SONUÇ : Anadolu’dan geçmek isteyen Haçlı orduları Anadolu Selçuklu hükümdarı I. Mesut tarafından mağlup edildi. Sahilden ve denizden Kudüs’e giden Haçlı orduları Şam’ı kuşatmışlarsa da başarılı olamamışlardır.
III. HAÇLI SEFERİ
NEDENİ : 1187 yılında Selahattin Eyyubi’nin Hıttin Savaşı’nda Küdus Kralı’nı yenmesi ve şehri ele geçirmesi.
SONUÇLARI :
• Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa, 100.000 kişilik bir ordu ile Anadolu’ya girdi ama kendisi Silifke Çayı’ndan geçerken boğulmuştur.
• Bunun üzerine Fransa Kralı II. Philip (Fransa) ve İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard Akdeniz yoluyla Akka’ya çıktılar ve şehri zaptettiler.
• Bir süre sonra başarısız olacaklarını anlayan her iki kral ülkelerine dönmek zorunda kalmıştır
• İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard, Kudüs’ü almak için Selahattin Eyyubi ile savaştı ancak başarılı olamadı.

IV. HAÇLI SEFERİ
NEDENİ : Eyyubilerin Yafa ve Suriye’deki bazı şehirleri ele geçirmesi üzerine Papa III. Innocentius (İnosent), 1198’de IV. Haçlı Seferi için bir çağrı yapmış ve seferin Venedik gemileriyle denizden yapılması kararını vermiştir.
SONUÇ : 1204’te İstanbul’u ele geçiren Haçlılar şehri yağmalamıştır.Ayrıca İstanbul’da Latin İmparatorluğu kurulmuştur. Merkezini İznik’e taşımak zorunda kalan Bizans İmparatorluğu, 1261 yılına kadar varlığını burada sürdürmüştür.
NOT: ilk dört seferden sonra Haçlılar, Doğu’ya dört sefer daha düzenlemiştir.Bu seferlerinde Anadolu’dan geçmeyen Haçlılar; Mısır, Suriye ve Tunus yolunu kullanmıştır.

                                               HAÇLI SEFERLERİ’NİN SONUÇLARI

HAÇLI SEFERLERİ’NİN SONUÇLARI

• Haçlılar, başta Kudüs olmak üzere ele geçirdikleri Urfa, Antakya ve Trablus gibi şehirlerde krallık, prenslik ve kontluklar kurmuşsa da yaklaşık iki asırlık bir mücadele sonucunda Müslümanlar bu toprakları yeniden fethetmiştir

• Bizans, Haçlı Seferleri sayesinde nefes alma imkânı bulmuş ve ömrünü uzatmıştır
• 1204’te Haçlılar, İstanbul’da yaklaşık yarım asır sürecek bir Latin Krallığı kurmuştur
• Daha sonra İstanbul’u Latinlerden geri alan Bizans, bir daha eski gücüne ulaşamamıştır
• Haçlı Seferleri, Akdeniz kıyılarındaki limanların önemini artırmıştır
• Haçlılar; barut, kâğıt, matbaa, pusula gibi teknik buluşları Avrupa’ya taşımış ve bu buluşlar Avrupa medeniyetinin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır
• Papalığın gücünün azalmasına neden olmuştur
• 1291 yılında son Haçlı kalesi olan Akka’nın Memlûkler tarafından ele geçirilmesi ile Haçlı Seferleri sona ermiştir.
• Doğu ve Batı medeniyetleri arasında kültürel etkileşim yaşanmıştır
• Batı’dan Doğu’ya nakledilen bankacılık, çek, senet, kredi, kefil gibi uygulamalar Müslüman tacirler tarafından öğrenilerek uygulanmıştır

                                             ANADOLU’DA MOĞOL İSTİLASI

ANADOLU’DA MOĞOL İSTİLASI

• Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde Türkler, Anadolu’da Bizans ve Haçlılar ile mücadele ederken doğuda da Moğol tehlikesi belirmiştir.

• İlhanlılar (1256-1353), Cengiz Han’ın torunu Hülâgû Han tarafından Tebriz merkezli olarak İran’da kurulan bir Moğol devletidir.
• Yassıçemen Savaşından sonra İlhanlılarla komşu olunması ve Babai ayaklanmasıyla devletin zayıflaması Moğol istilasını kolaylaştırmıştır.
1) YASSIÇEMEN SAVAŞI (1230)
• Anadolu Selçuklu Devleti ile Harzemşahlar arasında oldu
Sonuç : I. Alâeddin Keykubad döneminde yapılan savaşla Harzemşahlar yenilerek yıkıldı
Önemi : Selçuklular ile Moğollar arasında tampon bölge oluşturan Harzemşahların yıkılması ile Selçuklular Moğollar ile komşu duruma geldi
Not: Harzemşahlar, 1097-1230 yılları arasında Harzem ile İran bölgesinde hüküm sürmüştür.

2) BABA İSYAK AYAKLANMASI :

BABA İSYAK AYAKLANMASI

• NEDEN : Yesevilik tarikatına bağlı Baba İlyas’ın ve sonrasında Baba İshak’ın, büyük bir Türkmen zümresini etrafında toplayarak, II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in dine aykırı hareket ettiğini bahane ederek onun aleyhinde propagandaya başlaması
• SONUÇ : Bâbailer Ayaklanması sonucu, devlet yönetimi zayıflamış ve bu zafiyet Moğollara, Anadolu’nun istilası yolunda umut vermiştir.
Not: Selçuknâme’de, I. Alâeddin Keykubad’ın Şehzade Gıyaseddin Keyhüsrev ve Vezir Sadettin Köpek tarafından, zehirlenerek öldürüldüğü yönünde bilgi verilmektedir. (1237) Halk arasında Uluğ Keykubad adıyla anılmıştır.
KÖSEDAĞ SAVAŞI 1243
• Dönemin Selçuk hükümdarı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’ dir. Savaş İlhanlı Devleti ile Türkiye Selçuklu Devleti arasında olmuştur.
NEDENİ :Selçukluların Babailer Ayaklanması’nda zayıf duruma düştüğünü gören Moğolların, harekete geçerek Anadolu’ya girmesi ve Erzurum’un yağmalanarak ve halkın büyük kısmının kılıçtan geçirilmesi
SONUÇLARI:
• Moğolların Sivas üzerine yürümesi ile karşı harekete geçen II. Gıyâseddin Keyhüsrev, Erzincan ile Sivas arasında bulunan Kösedağ mevkinde 1243’te yapılan bu savaşta ağır bir mağlubiyet almıştır.
• Selçuklular yıkılış sürecine girmiştir
• Devlet hazinesi ve ordunun bütün techizatı Moğolların eline geçmiştir.
• Moğolların Komutanı Baycu Noyan Sivası yağmalamıştır
• Moğollar, Türkiye Selçuklularını vergiye bağlamıştır.
KÖSEDAĞ SAVAŞI SONRASI
• IV. Kılıç Arslan ile Vezir Süleyman Müineddin Pervane arasındaki çekişmelerde de Moğollar, Pervane’yi desteklemiş ve IV. Kılıç Arslan, 1266’da Pervane tarafından öldürülmüştür.
• Üç yaşında tahta geçirilen III. Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında hâkimiyet tamamen Pervane’de olmuştur
• Pervane, Moğollar ile Memlûkluları birbirine düşürerek Anadolu’yu Moğol baskısından kurtarmak istemiştir
• Memlük sultanı Baybars ise bu oyuna gelmemiş ve Anadolu’dan ayrılmıştır
• Moğol hükümdarı Abaka Han Pervane’yi idam ettirmiş ve Anadoludaki Moğol baskısını artırmıştır
• Anadolu’daki Moğol Dönemi; Kösedağ yenilgisi ile başlamış ve Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu sonrasına, yaklaşık 1340’lara kadar sürmüştür
NOT: Memlük Devleti 1260 ta Ayn-ı Calut ve 1277’de Elbistan Savaşlarında Moğolları yenilgiye uğratmıştır. Memlükler Moğollara karşı başarılı olan tek devlettir.

                                         İKİNCİ BEYLİKLER DÖNEMİ

İKİNCİ BEYLİKLER DÖNEMİ

• Kösedağ Savaşı sonrasında da İkinci Beylikler Dönemi yaşanmaya başlanmıştır

• Moğol İstilası sonrasında Türkmenlerin Anadolu’ya göçleri daha da yoğunlaşmıştır
• Yarı göçebe bir hayat süren bu grupları, iç düzenlerinde sorun çıkarma ihtimali sebebiyle Selçuklular sınır boylarına göndermiştir
• Boy yapısı içerisinde nüfuzlarını korumak için yerleşik hayata geçmek istemeyen Türkmenler, batıdaki uçlara doğru yönlendirilmiştir.
• Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılma sürecine girmesiyle birlikte, Türkmen beyleri, Selçuklu
otoritesinin kaybolduğu bölgelerde merkezî otoritesi zayıflayan Bizans’ın da durumundan faydalanarak müstakil ya da yarı müstakil hâlde devletçikler şeklinde teşkilatlanmıştır.
• Anadolu’da Karamanoğulları, Candaroğulları, Germiyanoğulları, Canikoğulları, Hamitoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Saruhanoğulları,Eşrefoğulları, Teke Beyliği, Karesioğulları, Eratnalılar, Dulkadiroğulları, Ramazanoğulları, Kadı Burhaneddin Devleti gibi irili ufaklı birçok siyasi teşekküller kurulmuştur
• Moğol İlhanlı Devleti’nde Ebû Said Bahadır Han’ın 1335’te varis bırakmadan ölümü sonrasında ise Anadolu üzerindeki Moğol baskısı ve tehdidi tamamen kalkmıştır.
• Bu dönem XIII. Yüzyılın ikinci yarısında Karamanoğullarının faaliyetleri ile başlamış ve XVII. yüzyılın başlarına yani Ramazanoğulları topraklarının Osmanlı Devleti’ne dâhil edilmesine kadar devam etmiştir

                     MOĞOLLAR SONRASI ANADOLU’DA MUTASAVVIFLAR

MOĞOLLAR SONRASI ANADOLU’DA MUTASAVVIFLAR

• Anadolu coğrafyasında tarikatlar halk üzerinde büyük etkiye sahip olmuştur
• Anadolu’da sosyal huzurun sağlanmasında Mevlevîlik çok önemli bir yer tutmuştur.
• Mevleviliği, XIII. yüzyıl sonlarında Konya’da Mevlânâ’dan sonra, oğlu Sultan Veled teşkilatlandırmıştır.
• Mevlevilik, kurulan mevlevihanelerle Bağdat’tan Rumeli’ye kadar geniş bir alana etki etmiştir
• Horasan’ın Nişabur şehrinde doğup yetişen ve daha sonra Anadolu’ya gelen Hacı Bektâş-ı Velî, Anadolu’da Suluca Karahöyük’e yerleşmiştir. XIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ankara, Kırşehir,
Konya, Kayseri gibi Anadolu’nun kültür merkezleri, aynı zamanda Bektâşiliğin de ilk merkezleri olmuştur.
• Millî ve İslami değerleri birlikte yansıtan şiirleriyle Yunus Emre, XIII. yüzyılın karışıklıklar içerisindeki Anadolu insanında hayranlık uyandırmış ve sosyal huzurun sağlanmasına hizmet etmiştir
• Yunus Emre ile birlikte Anadolu’da Türkçe, Türk edebiyatı ve tasavvufi Türk şiiri daha XIV. yüzyılda zirveye ulaşmıştır

1 yorum: